Dünya'nın bugüne kadar en iyi korunmuş Zeus Tapınağı, Dünya'nın ilk Borsası ve Dünya'da başka benzeri olmayan Stadyum & Tiyatro birarada yapısı ile eşsiz benzersiz AİZANOİ bu gezimizde bizleri bekliyor...
Keşif noktamız AİZANOİ
15/11/2014
Çavdarhisar, Kütahya’nın 50 km
güneybatısında, Uşak- İzmir karayolu üzerindedir.
Çavdarhisar’ın tarihi yapılan
kazılar sonucunda elde edilen bulgulara göre M.Ö. 3000’li yıllara
dayanmaktadır. Efes, Bergama, Side gibi kentlerle çağdaş olan Aizanoi, Penkalas
Irmağı’nın iki yakasına kurulmuştur.
Penkalas (Koca Çay) Irmağı’nın
yukarı kesiminde, tanrıça Meter Steunene’nin kutsal mağarası civarında yaşayan
Frigyalar’ın öncülü olarak antik kaynaklarda adı geçen Azan adlı mitoloji
kahramanının su perisi Erato ile efsanevi kral Arkas’ın birleşmesinden ortaya
çıktığı sanılmaktadır. İşte bu mitoloji Kahramanından Aizanoi şehrinin adı
kaynaklanmış olabileceği düşünülmektedir. Aizanoi, antik Frigya’ya bağlı olarak
yaşayan Aizanitis’lerin ana yerleşmeleriydi.
Kentin yüksek platosu üzerinde
bulunan Zeus Tapınağı’nın çevresinde yapılan yeni kazılarda M.Ö. 3. bin
yıllarından yerleşme tabakaları ortaya çıkmıştır. Yakın zamanda ovanın birçok
yerinde saptanan yerleşme tepeciklerinden biri de Anadolu’nun erken
dönemlerinde bu ana kutsal alanın yerindeydi. Hellenistik dönemde bu bölge
değişimli olarak Bergama’ya ve Bithinya’ya bağlı iken M.Ö. 133’te Roma
egemenliğine girmiştir. M.Ö. 1.-2. yy’dan ilk sikkeler bilinmektedir. Roma
İmparatorluğu döneminde tahıl ekimi, şarap ve yün üretimi sayesinde
zenginleşmiş ve ünü bölge sınırlarını aşmış olan Aizanoi’de kesin kentleşme
bulgularına ancak 1. yy’ın sonlarına doğru rastlanmaktadır. Erken Bizans
döneminde piskoposluk merkezi iken 7. yy’dan itibaren önemini yitirmiştir.
Tapınak düzlüğü Ortaçağ’da bir hisara dönüştürülmüştür. 13. yy’da Selçuk
Beyliği döneminde Çavdar Tatarları boyu tarafından üs olarak kullanılmıştır. Bu
nedenle buraya Çavdarhisar adı verilmiştir.
Aizanoi, 1824 yılında Avrupalı
gezginlerce yeniden keşfedilmiş ve 1830-1840lı yıllarda incelenmiş ve
tanımlanmıştır. 1926 yılında M. Schede ve D. Krencher başkanlığında Alman
Arkeoloji Enstitüsü’nün kazıları başlamıştır. Bu çalışmalara 1970 yılında R.
Nauman tarafından yeniden başlanmış olup hale devam edilmektedir.
Şehir ve Köprüleri
Antik dönemde Penkalas denilen
Koca Çay’ın her iki yakasında, Aizanoi’den günümüze kalan yapı kalıntılarının
büyük bir kısmı Roma İmparatorluk dönemi eserleridir. İlkbaharda kabaran
sulardan korunmak için her iki kıyıda kesme taşlardan yapılmış koruma duvarları
bulunmaktaydı. Antik dönemde iki yakayı birbirine bağlayan dört köprüden ikisi (beş
kemerli taş köprü & beş kemerli ana köprü) günümüzde de kullanılmaktadır.
Üst tafataki alçak ahşap köprü yaya geçidi amaçlı kullanılmaktaydı. Onu takip
eden beş kemerli taş köprü de günümüze dek korunagelmiştir. Yıkılmış olan üç
kemerli köprüyü ise günümüzde de bütün trafik yükünü beş kemerli yapısıyla
taşıyan şehrin ana köprüsü izler. Köprü korkuluğunun bir kaidesi üzerindeki
yazıttan, açılış merasiminin M.S. 157 yılının Eylül ayında yapıldığı
anlaşılmaktadır. Yazıt ve kabartmalı iki korkuluk taşı gümünüzde beş kemerli
ana köprünün önünde sergilenmektedir. Kabartmada köprüyü bağışlayan M. Apuleius
Eurykles’in deniz yolculuğu gösterilmektedir. Eurykles, İmparator Hadrian
tarafından kurulan Panhellenion denilen Hellen Birliği’nde M.S. 153 ve 157
yılları arasında Aizanoi’u Atina’da temsil etmiştir ve M.S. 157 yılının
sonbaharında Aizanoi’e geri dönmüştür. Köprüye 1990 yılında T.C. Karayolları
tarafından yeni korkuluklar konulmuş ve köprü yeniden kaplanmıştır.
Zeus Tapınağı
Şehrin ana kutsal alanı olan Zeus
Tapınağı’nın yapılabilmesi için Anadolu’nun erken evrelerine ait tabakaların
ortadan kaldırılmış olduğu son kazılarda ortaya çıkmıştır. Tapınak avlusunun
seviyesinde hemen altında Erken Bronz Çağı II’ye (M.Ö. 2800-2500)
tarihlendirilen keramik parçaları ele geçmiştir. Belki de ortadan kaldırılan
tabakaların molozları tapınak alanının tekrar dolgusu sırasında kullanılmış
olmalıdır. Tapınağın yapımına M.S. 2. yy’ın 2. Çeyreğinde başlanmıştır. Yapımı
için gerekli harcamalar olasılıkla geniş tapınak arazilerinin icara
verilmesiyle sağlanmış olmalıdır. Toprağı kiralayanlar uzun yıllar para
ödememekte direndiler. Ancak İmparator Hadrian’ın kararıyla paralar ödenince
tapınağın inşaasına başlanabilmiştir. İmparator ile kent arasında bu konuyla
ilgili yazışmalar Aizanoi için o kadar önemliydi ki, tapınağın ön galerisinin
(Pronaos) kuzey tarafında özel olarak bu yazıta hazırlanmış olan yerinde bugün
dahi bulunmaktadır. Aynı duvarın dış tarafında da uzun yazıtlar vardır. Burada,
beş kemerli ana köprünün yazıtından bildiğimiz M. Apuleius Eurykles’ten söz
edilmektedir. Yazıt, Eurykles’in erdemlerinden ve kent için yaptığı işlerden
övgüyle bahsedilmektedir. Tapınağın yazıtlarının ve kesme taşlarının üzerinde
savaş sahnelerini, atlıları ve atları gösteren çizimler vardır. Bu çizimler,
13. yy’da tapınağın etrafındaki surlarda korunak arayan Çavdarlar’ın
yaşamlarında da sahneler göstermektedir.
Peristasiste kısa yanların her
birinde 8, uzun yanlarda 15’er adet İon sütunu yer almaktadır. Sütunlarla iç mekanlar (Pronaos, Cella ve
Opisthodomos) arasındaki uzaklık, sütunlar arasındaki uzaklıkların iki defa
daha genişidir; böylece burada Pseudodipteros planlı bir tapınak uygulanmış
olmaktadır. 53*35 metre ölçülerindeki podyum üzerine yapılmış olan tapınak ile
tonozlarla örtülü büyük bir alt yapının birleşimi Anadolu’daki Roma mimari
sanatında pek alışılmamış bir durumdur ve tam bir benzerine rastlanmamıştır.
Cella, Opisthodomos ve Pronaos’u
bütünüyle kaplayan alanın altındaki alt yapının Aizanoi’de Meter Steunene
adiyla tapınılan Anadolu’nun Kybele
tanrıçasının kült yeri olduğu düşünülmektedir.
Tapınağın kuzeybatı alınlığında
orta Akroter’de bir kadın büstünün bulunması, tapınağın yalnız tanrıların
babası Zeus’a ait değil, aynı zamanda tanrıça Kybele’ye de adanmış olduğunu
gösterir. Son araştırmalar ise tağınağın çift tanrıya, hem Zes hem de Kybele’ye
adanmış olamayacağını ortaya koymuştur. Etki uyandıran alt yapı ise belki de
kehanet yeri veya tapınağın deposu işlevini görüyordu. Kadın büstü biçimli
Akroter, tapınağın önünde, buluntu yerine yakın bir yere konmuştur.
Agora, Heroon ve Dor Sütunlu Avlu
Penkalas Irmağı’nın batı
yakasında Aizanoi yeni kent merkezinde görkemli yapılara Zeus Tapınağı ile
başlanmıştır. M.S. 2. yy’ın ortalarında küçük bir tapınak olarak kabul edilen
Bir Heroon’u bulunan ve etrafı galeriyle çevrelenmiş olan Agora inşa
edilmiştir. Güneyde Dor sütunlu galeriyle çevrili alan, tapınağı çevreleyen
galeriden daha önce yapılmıştır. Görkemli bu yapıların çoğu bugün köy ev ve
bahçelerinin altında kalmış olup çok az bir kısmı günümüze korunabilmiştir.
Tapınak düzlüğünün güneydoğusundan geçen olun hemen yanında Agora’nın kalp
biçimli bir köşe sütunu görülmektedir. Üzeri kısmen Ortaçağ surlarının yatay
sütunları, bir kısmı da diğer antik yapılardan devşirme olarak kullanılan
mimari parçalar tarafından örtülmüş olan Dor sütunlu avlunun kuzey köşesi 1997
yılında kazılmıştır. Köy evleri ve bahçeleri arasında bulunan galerili Dor
sütunlu avlunun doğu köşesi ve avlunun gerisindeki mekanlar 1981 ve 1982
yıllarında kısmen kazılmıştır.
Mermer kaplı bir podyum üzerinde
bulunan Heroon’un güneybatı duvarında, kuzeybatıdan podyumlu tapınak yapısına
doğru giden merdivenin izleri kısmen görülebilmektedir. Bu yapının şehrin ileri
gelenlerinden birinin anıt mezarı olduğu düşünülmektedir.
Hamam ve Yuvarlak Yapının
Kalıntıları
Stadion ve tapınak alanı
arasında, M.S. 2. yy’ın 2. Yarısına ait, önünde sütunlu avlusu ve zengin
süslemeleri bulunan bir hamam yer
almaktadır. Simetrik bu yapının güneydoğu yarısı 1978-1981 yılları arasında
kazılmıştır. Hamam mekanlarının zengin mermer kaplamalarıile su ve ısıtma kanal
kalıntıları günümüze kadar korunmuştur. Frigidarium (soğukluk) ve Caldarium (sıcaklık)
gibi esas yıkanma odaları yapının ortasındadır. Bunlara çok sayıda yan mekanlar
açılmaktadır. Bu mekanların en büyüğünde bir apsis içinde tanrıça Hygieia’nın
mermerden bir heykeli bulunmaktaydı. Hygieia, hasta insanlara ve hayvanlara
bakar, hastalıklarına ilaç bulurdu. Hamam kompleksi hypocaust sistemine
sahiptir. Kuzeydoğuda hamam yapısının önünde spor çalışmalarının yapıldığı kare
biçimli büyük bir avlu (Palaestra) yer almaktaydı. Palaestra’nın kuzeyindeki
tarlalarda bulunan büyük taş bloklar, burada içi yuvarlak, dışı çokgen biçimli
görkemli bir mezar yapısının yer almış olabileceğini göstermektedir.
Stadion ve Tiyatro
Aizanoi’deki Stadion-Tiyatro
kombinasyonun Dünya’da başkaca örneği bulunmamaktadır. Stadion’da 1982-1990
yılları arasında yapılan araştırmalar, bu yerin M.S. 160 yılından sonra
başlanıp aralıklarla M.S. 3. Yy’ın ortalarına değin bir yapım süreci geçirdiğini
ortaya koymuştur. Stadion girişinin doğu kısmının onarımı sırasında, yeni
bulunan ve tekrar yerlerine konan yazıtlar, kendisini ana köprünün yazıtından
tanıdığımız M. Apuleius Eurykles’in bu kompleksin yapımında da rol oynadığını
göstermektedir. Stadionun oturma sıraları hafif çokgen biçimli olduğundan yapı
ortada genişlemektedir. En geniş kesimde batı tarafta bir kapı binası
bulunmakta iken restorasyon sırasında podyum üzerine konmuş iki oturma taşı bu
kapı binasının daha sonra bir dönemde oturma basamaklarıyla örtülerek
kullanılmaz hale getirilmiştir. Stadionun tiyatroya bakan cephesimermer kaplı
bir duvarla sınırlıdır. Bu,aynı zamanda tiyatro sahnesinin de arka tarafının
kaplamasıdır. Mermer parçaları günümüzde stadionun kuzeyinde görülebilmektedir.
Bu cephe duvarının alçak kaidesi Dor düzenindedir. Pencereli ilk kat üzerinde
büyük kemer açıklıklı yüksek Attika katı gelmektedir.
Tiyatronun sahne kısmı zengin
mermer bezemelerle kaplıyken bu bezemeler yüzyıllar boyu süregelen çeşitli
depremler yüzünden oturma basamaklarının ortasına yıkıldıkları gibi
kalmışlardır. Sahne binasını süsleyen özenle yapılmış mermer mimarideki
bezemeler üzerine yapılan araştırmalar yapının önce tek katı olduğunu ortaya
koymuştur. Daha sonra stadion genişletilirken buraya da ikinci bir kat
eklenmiştir. Mermer mimarinin çok az bir kısmı asıl yeri olan kalker kesme
taşlı yapının önünde kalmıştır. Düşmüş mermer parçaları arasında av sahnesi
betimli kaliteli friz parçaları özellikle dikkat çekmektedir.
Mozaikli Hamam
M.S. 3. Yy’ın 2. Yarısında şehrin
kuzeydoğusunda aslında var olan büyük kireçtaşı bloklardan oluşan bir bina
içine ikinci büyük bir hamam inşa edilmiştir. Hamam mekanlarından birinde,
ortada Satyr ve Menad betlimli kaliteli mozaik taban vardır. Bunun yanısıra
başkaca yer kaplaması mozaikler de günümüze kadar korunmuştur. M.S. 4. veya 5. yy’dan
sonra bu hamamın ana mekanı düzenlenmiş ve Aizanoi’un erken Hıristiyan
cemaatinin yöneticiliğine atanan
piskoposluk merkezi işlevini görmüştür.
Yuvarlak Yapı (Macellum) ve Geç
Antik Sütunlu Cadde
Daha güneyde M.S. 2. yy’ın 2.
Yarısında, olasılıkla gıda pazarı olarak kullanılmış bir yapı (Macellum)
bulunmaktadır. Burası 1971’de kazılmış ve kısmen onarılan duvarlarına M.S. 4. yy’ın
başlarında İmparator Diocletianus (M.S. 284-305)’un 301 yılında enflasyonla
mücadele için yaptığı ücret testpitlerinin
bir kopyası konmuştur. Bu yapıtta, İmparatorluk pazarlarında satılan tüm
malların satış ücretleri yer almaktaydı. Buna göre örnek olarak, bir köle iki
eşeğin ücretine, yani 30.000 dinara; bir at ise üç köle ücretine eşittir.
Yuvarlak yapıyı kuzeydoğudan
sınırlayan köy evinin arkası 1992-1995 yılları arasında kazıldı. Burada,
sütunlu galerilerle çevrili olan ve buluntulara göre M.S. 400 yıllarına tarihlenen
bir cadde ortaya çıkarıldı. Sütun ve kiriş parçaları neredeyse bütünüyle ele
geçtiğinden mermer tamamlamalar az miktarda yapılarak yeniden ayağa
kaldırılmıştır. Ayağa kaldırılmada kullanılmayan mimari parçalar galerilerin
arka duvarlarına yerleştirilmiştir. Ayrıca, malların sunulduğu dükkanların
girişi de buradadır. Günümüzde arkadlar gibi, insanı yağmur ve güneşten koruyan
bir çatının yapılması için antik diğer yapılardan malzeme sağlanmıştır.
Değişikliğe uğratılıp kullanılan yalnız mimari parçalar değil, aynı zamanda
terk edilmiş yapılardaki heykeller de yerlerinden alınarak buraya konmuştur.
Böylece, kuzeydoğu galerinin sütunları önünde bir yazıt kaidesinde soylu bayan
Markia Tateis onur yazıtı, flüt çalan panter postlu çıplak bir Satyr’in mermerden
heykeli biraraya getirilmiştir. Heykel günümüzde Kütahya Müzesi’nde
sergilenmektedir. Onur yazıtı ile Satyr heykeli arasındaki ilişki, Geç Antik
dönem dekor anlayışında içerik endişesi olmadığını ve burada sütunlu bir
caddenin çeşitli unsurlarla süslenmesi gayesi güdülmüş olduğunu göstermektedir.
Sütunlu caddenin yapılması için
ortadan kaldırılan en önemli yapı Artemiz Tağınağı idi. Volutların
altlıklarında dik duran akant yaprakları ile bezeli zengin süslemeleridikkati
çeken kuzeydoğu galerinin görkemli İon başlıklarıbu tağınağa aittir.
Başlıkların üzerindeki aynı binaya ait arşitravlarda tanrıça Artemis’in ve
tapınağı vakfeden Asklepiades’in adı geçen uzun bir yazıt vardır. Bu yazıtla
tapınağın İmparator Claudius (M.S. 41-54) döneminde inşa edildiğini söylemek
mümkün olmaktadır. Kuzeydoğu galerinin tabanında döşeli olarak ele geçen iki
plaka, aslında tapınağın alınlık üçgenindedir. Bunlardan birinde Artemis’in
atribüsü olan geyik alçak kabartma ile görünmektedir. Geç Antik dönem sütunlu
caddesinde kullanılan Artemis Tapınağı parçaları sayesinde sekiz sütunlu
tapınağın ön cephesinin rekontrüksiyonu mümkün olmaktadır.
Yapımı için tapınak yıkılan
sütunlu cadde 6. yy’a kadar varlığını korumuş olup bir deprem neticesinde
yıkıldığı düşünülmektedir.
Sütunlu Cadde ve Kapı Binası
Aizanoi şehri yol sisteminin ana
ekseni 1991 yılında çeşitli sondajlarla saptanmış 450 mt uzunluğundaki sütunlu
yol idi. Sütunlu bu yol, bugün ancak 1979 yılında kazılmış olup köy bahçeleri
içindeki, yolun güneybatı ucunu oluşturan kapı binasının kalıntıları
görülmektedir. Sütunlu cadde, tapınaktan, ana köprüden geçerek şehir dışındaki
Meter Steunene Kutsal alanına giden törensel yolun bir parçasıdır.
Nekropoller
Şehrin ne kadar büyük olduğu onu
çevreleyen nekropollerin büyüklüğünden anlaşılmaktadır. Nekropollerde çok
çeşitli mezar tipleri görülmektedir. Kapı biçimli mezar taşları, mezar
mimarisinde öbür dünyaya geçişi sembolize etmektedir. Çoğu M.S. 2. yy’a ait
olan bu taşlar üzerinde bulunan yazıtlarda kimin mezarı olduğu ya da kimin
vakfettiği yer almaktadır. Ayrıca mezar sahibini gösteren işaretler vardır.
Kadın mezar taşları üzerinde yün, sepet ve ayna, erkeklerinkinde ise kartal,
aslan ve boğa bulunmaktadır.
1990 ve 1991 yıllarında
Aizanoi’nin 2 km güneybatısında Meter Steunene Kutsal alanına giden kutsal
yolda, görkemli iki mezar yapısı ortaya çıkarılmıştır. Haçvari plana sahip
batıdaki mezar yapısının içinde, lahit koymak için yapılmış nişler vardır.
Bugün Kütahya Müzesi’nin ana salonunda sergilenmekte olan Helenlerle
Amazonlar’ın savaşını gösteren üstün kaliteli lahit burada bulunmuştur.
Doğudaki dört kemerli yapı (Tetrapylon) Ortaçağ’da (11.-12. yy) küçük bir
Bizans şapeline dönüştürülmüştür. Burada da Eros betimli mermer lahidin alt
kısmı bulunmuştur. Bu parça da Kütahya Müzesi’nin bahçesinde sergilenmektedir.
Lahitler ve mezar yapıları M.S. 155-165 yıllarına tarihlenebilinmektedir.
Meter Steunene Kutsal Alanı
Şehrin bilinen en eski kutsal alanı Tanrıça Meter
Steunene’ye ait kült yeri olan, işlenmiş
kayalarla mağara ve bugün çökmüş durumdaki derin kaya inidir. Burada, 1928
yılında yapılan kazılarda ele geçen pişmiş toprak kült figürinleri burayı M.Ö.
1. yy ile M.S. 2. yy arasına tarihlemektedir. Mağaranın üst tarafında basamaklı
bir kaya tahtı görülür. Bu tip kutsal alanlara Frigya’nın kırsal kesimlerinde
rastlanır. Bu da Meter Steunene Kutsal alanının M.Ö. 1. yy’dan çok önceleri
bile kullanıldığını gösterir. Kaya kesintisinin üstünde taşlardan örülmüş
yuvarlak iki kurban çukuru da kutsal alanın daha erken dönemine ait olabilir.
Burada halkın inancına göre kaya oluşumlarında yaşadığına inanılan, dağların ve
doğanın hakimi, Anadolu’nun Ana Tanrıçası’na adaklarda bulunuyorlardı.
Baraj ve Taş Ocakları
Sel felaketinden korunmak için
Penkalas Nehri üzerinde, iki evrede inşa edildiği anlaşılan, günümüze iyi
korunagelmiş bir baraj duvarı bulunmaktadır. Bu iki yapı evresi, çoğu oturma
basamağı olan devşirme mermer parçalarla birbirinden ayrılmaktadır. Baraj
duvarının üst kesimlerindeki kayalıklarda antik dönemde buranın taş ocağı
olarak kullanıldığına dair izlere rastlanmıştır.
Yazılı Kaynakça: http://www.cavdarhisar.gov.tr/
Fotoğraflar: Esen Altunöz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder