5 Mart 2015 Perşembe

Keşif Noktamız BELGRAD - BELGRADE




SIRBİSTAN

Konumu: Balkanlar

Başkenti: Belgrad

Para Birimi: RSD – Sırp Dinarı  (1 RSD yaklaşık 0.024 Türk Lirasına denk gelmektedir) Güncel kur için http://www.xe.com/ ‘u ziyaret edebilirsiniz.

Dili: Sırpça


Keşif Noktamız BELGRAD - BEOGRAD
(08/07/2014-11/07/2014)

Bir önceki gün, Saraybosna’dan Belgrad’a geçmek üzere bineceğimiz otobüsün biletlerini (autobusna karta) almıştık. Sabah 06:00’da kalkacak otobüsün biletleri için kişi başı 43.00-KM + 2.00-KM (bir parça bagaj için ilave ücret) olmak üzere iki kişi için toplam 90.00-KM ödedik. Otobüsün kalkış saatinden yaklaşık 25 dakika önce istasyondaydık. Sabahın çok erken saatlerinde olması nedeniyle peronlar henüz açılmamıştı, ancak kalabalık olması nedeniyle çok da bekletmeden görevliler bizi peron kısmına aldı. Ancak otobüs görevlileri henüz ortalıkta olmadığından otobüsün etrafında bekledik bir süre. Bu yolculuğumuzda kullandığımız şirket SP Lasta, http://lasta.rs/ .


Verdiğimiz molalar ve sınır geçişindeki pasaport kontrolleri (seyahate çıkmadan önce okuduklarımdan sonra en tedirgin olduğum sınır geçişi olmasına rağmen hiçbir soru veya sorun ile karşılaşmadan) ile beraber yaklaşık 6.5-7 saatlik bir yolculuğun ardından Belgrad şehir merkezinde, tren istasyonunun yanındaki merkez otobüs istasyonunda iniyoruz. 

Balkanlar seyahatimizde gördüğümüz en büyük, en kalabalık, en karmaşık ve en modern şehir karşımızda. E tabi bu durumda başta ulaşım olmak üzere  herşey daha uzun zaman alacak, daha zorlayacak gibi görünüyor. Turist danışma ofisinin tren istasyonunun içerisinde olduğunu öğreniyoruz ve doğru ofiseee... Görevliden önce bir harita istiyoruz, ardından da otelimizin ismini söyleyerek yerini göstermesini ve nasıl gideceğimizi anlatmasını rica ediyoruz. Görevli bayan otelin ismini söylediğimiz anda kalemle işaretliyor haritadaki yerini :) Ulaşım için de otobüs yerine tramvayın daha kolay (çantalarımız var ve daha az  yürüyecekmişiz) olacağını, tramvayı tercih edebileceğimizi söylüyor, bir de üzerine bineceğimiz tramvayın numarasını ve geçeceği durağın yerini veriyor bize. Tramvay için biletleri ise tren istasyonu çıkışında ana caddenin kenarında bulunan büfelerden alabileceğimizi ifade ediyor. İstediğimiz tüm bilgileri aldık :) (Bu bilgilere tren istasyonundaki döviz ofisinden sadece kısa süreli ihtiyacımız kadar euro bozdurup, gezimizin geri kalanındaki ihtiyaçlarımız için şehirdeki diğer ofisleri kullanmamız tavsiyesi de dahil. Bu nedenle sadece 10-EUR bozdurduk.) Hedef en yakın büfe! ‘Busplus’ kart alacağız, bu kartın ücreti 40-RSD. Bu kartı tüm şehirde hem tramvaylarda hem de oobüslerde kullanabileceğiz https://busplus.rs/ . Kartı aldıktan sonra içerisine istediğimiz kadar yükleme yaptırabiliyoruz. Büfe çalışanı her bir binişin 73-RSD olduğunu söylüyor, her karta 365-RSD (5 binişlik) yükleme yaptırıyoruz.

Tramvaya bineceğimiz durak için yolun karşısına geçiyoruz ve çok beklemeden tramvaydayız :) Tramvay duraklarına cadde isimleri veya en yakın bilinen/tanınan bina, heykel, vb yapıların isimleri verilmiş ve duraklardaki tabelalarda yazıyor. Bu faydalı hizmet ile otelimize en yakın ve doğru :) durakta inerek elimizde harita ve çantalar ile ara  sokaklardan salına salına otelimizin caddesine, ardından da otelimizin önüne varıyoruz. http://www.booking.com/hotel/rs/royal-d-o-o.tr.html?aid=397610;label=gog235jc-index-tr-XX-XX-unspec-tr-com-L%3Atr-V%3A0CC4QFjAA-O%3Aunk-B%3Aunk-N%3AXX-S%3Abo;sid=c9565670f1fa2aa916cdaee6e0ddbc37;dcid=1;no_rooms=1;req_adults=2;req_children=0& ‘Royal Hotel’, en iyi konum-fiyat dengesini yakalayabildiğimiz otel oldu. Bu oteli seyahatimize çıkmadan önce rezerve ettirmiştim. Seyahatimiz esnasından da boş bulduğumuz aralarda yaptığımız araştırmalarda konum, fiyat, hijyen, vb daha iyi bir tesis bulamadığımız için rezervasyonumuzu iptal etmedik. Bu oteli niye uzun süre önceden rezerve ettirdiğimize gelirsek: okuduğum gezi notlarından, gezgin yazılarından çıkardığım sonuç, Balkanlar’daki en katı sınır polisinin Sırbistan’da olduğu, zaman zaman sınır polisinin kalınacak otele kadar detay bilgi talep ettiğiydi. Herhangi bir sıkıntı yaşamamak ve yaptığımız gezi planından geri kalmamak için elimden geleni yaptım ben de :)
Belgrad’da yaklaşık 3 gün geçireceğimiz için çok da acele davranmıyoruz ve göçebe hayatın bu son durağında odamızda çantalarımızı açıp geniş zamanımızı biraz dinlenerek değerlendiriyoruz. Akşamüstü saatlerinde otelden çıkarak tramvaydan indiğimiz durağa doğru ilerliyoruz. Şehirde en geniş alanı kaplayan yapı olan Belgrad Kalesi ile etrafındaki parkların giriş kapılarından biri tam bu tramvay durağının bulunduğu yerde. 

Belgrad Kalesi – Belgrade Fortress (Kalemegdan)


Kaleden genel bir şehir manzarası


Kale’deki Viktor Anıtı


Kale’deki Askeri Müze



Kent Meclisi’ne ev sahipliği yapan Eski Saray


Ulusal Meclis Binası – The National Assembly


Gezmeye devam edeceğiz ancak midelerimiz de ‘biz de buradayız’ demeye başladılar yavaş yavaş. Atıştırmaklık olsun diye karşımıza çıkan Mc Donald’s a giriyoruz. 1 adet Big Mac için 345-RSD, bir adet kutu kola (Mc Donald’s da içeceklerin hepsi 33lük kutuda ve yanında buzlu plastik bardak ile veriliyor) için de 65-RSD ödüyoruz. 

Aziz Mark Kilisesi – St Mark’s Church


Aziz Sava Katedrali – St Sava Cathedral


Bu kadar gezmenin ardından artık tekrar mideleri mutlu etme zamanı geliyor. Adresimiz ‘Grill Rankovic’ https://tr.foursquare.com/v/grill-rankovi%C4%87/4c057ed9d3842d7fce43be41 . Mekana tavsiye üzerine gitmedik. Şehir turumuz esnasında önü oldukça kalabalık olan bu köfteci, anladığımız kadarıyla, yerel halk tarafından tercih edilen bir adres, görsel olarak turistik hiçbir cazibesi yok. Ama köftesinin tadına bakınca ‘işte bu!’ diyor insan. Köftenin yanısıra tavuk şiş, pataes kızartması, vb ürünler de var menüsünde. Değişik kampanyalarla ekonomik menüler sunan mekanı biz ziyaret ettiğimizde ekmek arası köfte 190-RSD, ekmek arası köfte+33lük kola menüsü ise 220-RSD idi. Köfte ekmeğinin arasına istediğiniz sostan koydurabiliyorsunuz, tadına da doyum olmuyor :) Aldıklarınızı paket yaptırabileceğiniz gibi mekanın önünde, sokağa atılmış 7-8 masasında da oturabilirsiniz. Hem gençlerin talep gösterdiği hem de ailelerin geldiği mekan aynı zamanda temiz de...

Akşamın ilerleyen saatlerinde sadece yaya trafiğine açık olan Knez Mihailova’ya atıyoruz kendimizi. Bu cadde belki de Belgrad’ın en canlı, en parlak ışıklı ve en kalabalık alanı... Dünya Kupası maçlarını da takip etmek lazım tabii! Adresimiz ‘Saporita’ https://tr.foursquare.com/v/saporita/5259636411d249bbb24b1467 .


Belgrad’daki ikinci günümüzde, nehrin karşısına, eski bir yerleşim alanı olan ‘Zemun’a geçiyoruz. Önceki gün turist ofisinden aldığımız tramvay ve otobüs hatlarının bilgileri ile binmemiz gereken otobüsün numarasını ve geçtiği durakların yerlerini kolaylıkla buluyoruz. Elimizde içinde bakiye olan ulaşım kartlarımız ile Zemun’a doğru otobüsteyiz artık :) Zemun’un merkezini ve gezilecek yerlerin bulunduğu alanın durağını tam olarak bilmediğimiz için otobüste İngilizce bilen yolculardan yardım istiyoruz ve ‘Millenium Tower’ (Milenyum Kulesi -Gardos)a gitmek istediğimizi belirtiyoruz. Orta yaşlı bir bey onunla aynı durakta ineceğimizi söyleyince yüzlerimiz iyice gülüyor. İndikten sonra onu takip etmeye devam edeceğimizi söylüyor ve sonunda Milenyum Kulesi olan sokağın başına kadar bize eşlik ediyor.  Elimizdeki haritadan doğru yerde olduğumuzu teyit ederek yokuş yukarı ilerliyoruz ve karşımıza çıkıyor aradığımız kule http://www.kulanagardosu.com/sr/obilazak_kule .


Girişi ücretli olan 36 metre yüksekliğindeki bu kulenin manzarası tüm Zemun ve Belgrad’ı kapsıyor. Tuna Nehri’nin kıyısına oldukça yakın olan bu yapı 1896 yılında inşa edilmiş. 


Kulenin yanındaki terkedilmiş kilise ve mezar alanını da gezdikten sonra Zemun’un merkezine doğru adımlamaya başlıyoruz. Oldukçe geniş bir pazar alanını geçip kafe, restoran, kilise, sinagog ve mağazaların olduğu caddelerde ağır adımlarla ilerliyoruz. Önceden de dediğim gibi, zamanımız geniş olunca sokaklarda amaçsızca gezmek de keyifli oluyor :) 

Akşamüstü saatlerinde tekrar Belgrad merkeze geçmek üzere geldiğimiz otobüse biniyoruz. Park, bahçe, sokak yürüyüşlerinin ardından biraz hediyelik eşya almak, biraz da birşeyler atıştırmak için tekrar Knez Mihailova’dayız. Bu seferki beslenme durağımız ‘Restoran Kolarac’ http://www.tripadvisor.com.tr/Restaurant_Review-g294472-d2701351-Reviews-Restoran_Kolarac-Belgrade.html . 2 adet fıçı bira, 1 adet kutu kola, 1 porsiyon patates kızartması ve 1  porsiyon ketçap (evet bu ülkede ketçaba da para alıyorlar) için toplam 1.010,00-RSD (ürünler sırasıyla 370-RSD, 190-RSD, 280-RSD ve 170-RSD tutarında) ödüyoruz. Keyifle izlediğimiz Dünya Kupası maçı da yanımıza kar kalıyor :) zira bütün mekanlar oldukça kalabalık ve güzel bir yerde boş bir masa bulduğumuz için şanslıydık!

Üçüncü günümüzün sabahında Novi Sad’daki dünyaca ünlü müzik festivali olan EXIT Fest’e gidip gitmeme arasında kararsızız, çünkü tüm gün & gece festival olup sabaha karşı tren ile Novi Sad’dan Belgrad’a döneceğiz ve ertesi gün öğleden önce uçağımız var memlekete :) dönüş için. 


Programdaki herhangi bir aksama sıkıntı yaratabilir diye düşünürken hava durumuna bakıp rahatlıyoruz; akşam saatlerinde Novi Sad ve çevresinde fırtına gözüküyor, bu gerçekle beraber biz de Belgrad’daki hayatımıza geri dönüyoruz. İlk iş olarak eksik hediyeliklerimizi tamamlamak için Kalemegdan’ın yemyeşil parkının içindeki seyyar satıcılara ve Kale’nin kendi hediyelik eşya satış mağazasına gidiyoruz. Bu mağazada ve parkın içindeki seyyar satıcılarda istediğiniz her tür ve fiyatta magnet, bardak, bayrak, biblo, vb bulabiliyorsunuz.

Tren istasyonunun önündeki ufak meydanımsı alanda bulunan seyyar bar, sıcak yaz gününde serinlemenize faydalı olabilir... Seyyar barmen 50lik birayı 110-RSD’den sunuyor misafirlerine.


Öğleden sonra bizi bekleyen durak dünyaca ünlü mucit fizikçi Nikola Tesla’nın müzesi (Pazartesi günleri kapalı olan müze, Salı-Pazar arası haftanın 6 günü sabah 10:00 ile akşam 18:00 arasında ziyaretçilere açık). Vaktimiz bol, enerjimiz bol, keyfimiz bol; buraya da yürüyerek ulaşıyoruz hafif çiseleyen yağmur eşliğinde. Girişteki bilet gişesine yaklaştığımızda görevli bize bugünün ‘özel bir gün’ olduğunu ve bgün müzeye yapılan ziyaretlerin ücretsiz olduğunu söylüyor. Daha sonra öğreniyoruz ki bugün 10 Temmuz, yani Nikola Tesla’nın doğumgünü! Tesadüfün böylesi bizi mutlu ediyor tabii :) Siz de ücretsiz bir ziyaret hedefliyorsanız 10 Temmuz’da orada olun! Müzede her yarım saatte bir rehber eşliğinde anlatımlı ve görsel sunumlu turlar düzenleniyor, ancak turlardan biri İngilizce ise bir sonraki Sırpça olarak gerçekleştiriliyor. Eğer saat nedeniyle İngilizce turu kaçırırsanız Sırpça turda en azından görsel sunumları takip edebilirsiniz. Görsel sunumlarda Tesla’nın insanlığa ve Dünya literatürüne kazandırdığı buluşları ile teorileri interaktif katılım ile ziyaretçilerin gözleri önüne seriliyor. 


Son akşamımızdaki gece atıştırmalığım da yoğurtlu dondurma ICE BOX http://www.tripadvisor.com.tr/Restaurant_Review-g294472-d6294133-Reviews-Icebox_Frozen_Yogurt_Ice_Cream-Belgrade.html . Ama sunum tarzı çok hoşuma gitti; size boş plastik kap veriliyor, siz çeşmeden istediğiniz kadar yoğurtlu dondurmayı kaba dolduruyorsunuz, ardından bu dondurmanın üzerine jelibon, bonibon, çikolata sos, vb istediğiniz envai çeşit, renk ve boydaki süslemeleri koyuyorsunuz, kabınız kasadaki tartıda tartılıyor ve ağırlığınca ödeme yapıyorsunuz. Ardından da kabın dışına karton kutu veriyorlar; eliniz üşümesin, elinizin ısısıyla dondurmanız erimesin gençler!

Aldığınız dondurmayı dükkanın önündeki masalarda tüketebileceğiniz gibi, benim yaptığım şekilde sokakları keşfederken de keyifle yiyebilirsiniz :)


Ertesi sabah erken kalkacak olmamıza rağmen geç saatlere kadar sokaklardayız... 

Belgrad’daki dördüncü günümüze uyanıyoruz ancak bugünkü tek aktivitemiz, uçağımızın öğleden önce olması nedeniyle, yolculuk yolculuk yolculuk...  Havaalanına giderken yine otobüs kullanıyoruz. Bir önceki gün, otobüs durağının yerini ve hareket saatlerini öğrendik (Otobüslerin ilk hareket duraklarında hareket saatleri detaylı olarak yazıyor). Otobüs yaklaşık 45-50 dakikada ulaşıyormuş Havaalanına; bu çerçevede sabah saat 9:00’daki otobüse biniyoruz, bol bol da zamanımız kalıyor uçağı beklemek için.

Balkanlar’da gördüğümüz en büyük şehrin havaalanı küçük mü küçük, çok fazla oyalanacak nokta yok bekleme süresince. 

Balkan Turumuz’a başlayalı 13 gün oldu. Ruhumuz, bedenimiz, midelerimiz huzur buldu, mutlu oldu :) Attığımız her adımda tarihimizi soluduk, kültürümüzü yaşadık. Kimi zaman çok yakındık, kimi zamansa uçurumlar girdi aramıza bu topraklarla... Şaşırdık, şaşırttık; önyargıların ne kadar yanlış olduğunu keşfettik sonunda da...

Söylenecek çok söz var bu topraklar için.

Bir sonraki keşif noktamız kim bilir neresi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder