SIRBİSTAN
Konumu: Balkanlar
Başkenti: Belgrad
Para Birimi: RSD – Sırp
Dinarı (1 RSD yaklaşık 0.024 Türk
Lirasına denk gelmektedir) Güncel kur için http://www.xe.com/
‘u ziyaret edebilirsiniz.
Dili: Sırpça
Keşif Noktamız BELGRAD - BEOGRAD
(08/07/2014-11/07/2014)
Bir önceki gün, Saraybosna’dan
Belgrad’a geçmek üzere bineceğimiz otobüsün biletlerini (autobusna karta) almıştık.
Sabah 06:00’da kalkacak otobüsün biletleri için kişi başı 43.00-KM + 2.00-KM
(bir parça bagaj için ilave ücret) olmak üzere iki kişi için toplam 90.00-KM
ödedik. Otobüsün kalkış saatinden yaklaşık 25 dakika önce istasyondaydık.
Sabahın çok erken saatlerinde olması nedeniyle peronlar henüz açılmamıştı,
ancak kalabalık olması nedeniyle çok da bekletmeden görevliler bizi peron
kısmına aldı. Ancak otobüs görevlileri henüz ortalıkta olmadığından otobüsün
etrafında bekledik bir süre. Bu yolculuğumuzda kullandığımız şirket SP Lasta, http://lasta.rs/ .
Verdiğimiz molalar ve sınır
geçişindeki pasaport kontrolleri (seyahate çıkmadan önce okuduklarımdan sonra
en tedirgin olduğum sınır geçişi olmasına rağmen hiçbir soru veya sorun ile
karşılaşmadan) ile beraber yaklaşık 6.5-7 saatlik bir yolculuğun ardından
Belgrad şehir merkezinde, tren istasyonunun yanındaki merkez otobüs
istasyonunda iniyoruz.
Balkanlar seyahatimizde
gördüğümüz en büyük, en kalabalık, en karmaşık ve en modern şehir karşımızda. E
tabi bu durumda başta ulaşım olmak üzere
herşey daha uzun zaman alacak, daha zorlayacak gibi görünüyor. Turist
danışma ofisinin tren istasyonunun içerisinde olduğunu öğreniyoruz ve doğru
ofiseee... Görevliden önce bir harita istiyoruz, ardından da otelimizin ismini
söyleyerek yerini göstermesini ve nasıl gideceğimizi anlatmasını rica ediyoruz.
Görevli bayan otelin ismini söylediğimiz anda kalemle işaretliyor haritadaki
yerini :) Ulaşım için de otobüs yerine tramvayın daha kolay (çantalarımız var
ve daha az yürüyecekmişiz) olacağını,
tramvayı tercih edebileceğimizi söylüyor, bir de üzerine bineceğimiz tramvayın
numarasını ve geçeceği durağın yerini veriyor bize. Tramvay için biletleri ise
tren istasyonu çıkışında ana caddenin kenarında bulunan büfelerden
alabileceğimizi ifade ediyor. İstediğimiz tüm bilgileri aldık :) (Bu bilgilere
tren istasyonundaki döviz ofisinden sadece kısa süreli ihtiyacımız kadar euro
bozdurup, gezimizin geri kalanındaki ihtiyaçlarımız için şehirdeki diğer
ofisleri kullanmamız tavsiyesi de dahil. Bu nedenle sadece 10-EUR bozdurduk.) Hedef
en yakın büfe! ‘Busplus’ kart alacağız, bu kartın ücreti 40-RSD. Bu kartı tüm
şehirde hem tramvaylarda hem de oobüslerde kullanabileceğiz https://busplus.rs/ . Kartı aldıktan sonra
içerisine istediğimiz kadar yükleme yaptırabiliyoruz. Büfe çalışanı her bir
binişin 73-RSD olduğunu söylüyor, her karta 365-RSD (5 binişlik) yükleme yaptırıyoruz.
Tramvaya bineceğimiz durak için
yolun karşısına geçiyoruz ve çok beklemeden tramvaydayız :) Tramvay duraklarına
cadde isimleri veya en yakın bilinen/tanınan bina, heykel, vb yapıların isimleri
verilmiş ve duraklardaki tabelalarda yazıyor. Bu faydalı hizmet ile otelimize en
yakın ve doğru :) durakta inerek elimizde harita ve çantalar ile ara sokaklardan salına salına otelimizin
caddesine, ardından da otelimizin önüne varıyoruz. http://www.booking.com/hotel/rs/royal-d-o-o.tr.html?aid=397610;label=gog235jc-index-tr-XX-XX-unspec-tr-com-L%3Atr-V%3A0CC4QFjAA-O%3Aunk-B%3Aunk-N%3AXX-S%3Abo;sid=c9565670f1fa2aa916cdaee6e0ddbc37;dcid=1;no_rooms=1;req_adults=2;req_children=0&
‘Royal Hotel’, en iyi konum-fiyat dengesini yakalayabildiğimiz otel oldu. Bu
oteli seyahatimize çıkmadan önce rezerve ettirmiştim. Seyahatimiz esnasından da
boş bulduğumuz aralarda yaptığımız araştırmalarda konum, fiyat, hijyen, vb daha
iyi bir tesis bulamadığımız için rezervasyonumuzu iptal etmedik. Bu oteli niye uzun
süre önceden rezerve ettirdiğimize gelirsek: okuduğum gezi notlarından, gezgin
yazılarından çıkardığım sonuç, Balkanlar’daki en katı sınır polisinin Sırbistan’da
olduğu, zaman zaman sınır polisinin kalınacak otele kadar detay bilgi talep
ettiğiydi. Herhangi bir sıkıntı yaşamamak ve yaptığımız gezi planından geri
kalmamak için elimden geleni yaptım ben de :)
Belgrad’da yaklaşık 3 gün
geçireceğimiz için çok da acele davranmıyoruz ve göçebe hayatın bu son
durağında odamızda çantalarımızı açıp geniş zamanımızı biraz dinlenerek
değerlendiriyoruz. Akşamüstü saatlerinde otelden çıkarak tramvaydan indiğimiz
durağa doğru ilerliyoruz. Şehirde en geniş alanı kaplayan yapı olan Belgrad
Kalesi ile etrafındaki parkların giriş kapılarından biri tam bu tramvay
durağının bulunduğu yerde.
Belgrad Kalesi – Belgrade Fortress
(Kalemegdan)
Kaleden genel bir şehir manzarası
Kale’deki Viktor Anıtı
Kent Meclisi’ne ev sahipliği
yapan Eski Saray
Ulusal Meclis Binası – The National
Assembly
Gezmeye devam edeceğiz ancak
midelerimiz de ‘biz de buradayız’ demeye başladılar yavaş yavaş. Atıştırmaklık
olsun diye karşımıza çıkan Mc Donald’s a giriyoruz. 1 adet Big Mac için
345-RSD, bir adet kutu kola (Mc Donald’s da içeceklerin hepsi 33lük kutuda ve yanında
buzlu plastik bardak ile veriliyor) için de 65-RSD ödüyoruz.
Aziz Mark Kilisesi – St Mark’s
Church
Aziz Sava Katedrali – St Sava
Cathedral
Bu kadar gezmenin ardından artık
tekrar mideleri mutlu etme zamanı geliyor. Adresimiz ‘Grill Rankovic’ https://tr.foursquare.com/v/grill-rankovi%C4%87/4c057ed9d3842d7fce43be41
. Mekana tavsiye üzerine gitmedik. Şehir turumuz esnasında önü oldukça
kalabalık olan bu köfteci, anladığımız kadarıyla, yerel halk tarafından tercih
edilen bir adres, görsel olarak turistik hiçbir cazibesi yok. Ama köftesinin
tadına bakınca ‘işte bu!’ diyor insan. Köftenin yanısıra tavuk şiş, pataes
kızartması, vb ürünler de var menüsünde. Değişik kampanyalarla ekonomik menüler
sunan mekanı biz ziyaret ettiğimizde ekmek arası köfte 190-RSD, ekmek arası
köfte+33lük kola menüsü ise 220-RSD idi. Köfte ekmeğinin arasına istediğiniz
sostan koydurabiliyorsunuz, tadına da doyum olmuyor :) Aldıklarınızı paket
yaptırabileceğiniz gibi mekanın önünde, sokağa atılmış 7-8 masasında da
oturabilirsiniz. Hem gençlerin talep gösterdiği hem de ailelerin geldiği mekan
aynı zamanda temiz de...
Akşamın ilerleyen saatlerinde
sadece yaya trafiğine açık olan Knez Mihailova’ya atıyoruz kendimizi. Bu cadde
belki de Belgrad’ın en canlı, en parlak ışıklı ve en kalabalık alanı... Dünya
Kupası maçlarını da takip etmek lazım tabii! Adresimiz ‘Saporita’ https://tr.foursquare.com/v/saporita/5259636411d249bbb24b1467
.
Belgrad’daki ikinci günümüzde,
nehrin karşısına, eski bir yerleşim alanı olan ‘Zemun’a geçiyoruz. Önceki gün
turist ofisinden aldığımız tramvay ve otobüs hatlarının bilgileri ile binmemiz
gereken otobüsün numarasını ve geçtiği durakların yerlerini kolaylıkla
buluyoruz. Elimizde içinde bakiye olan ulaşım kartlarımız ile Zemun’a doğru
otobüsteyiz artık :) Zemun’un merkezini ve gezilecek yerlerin bulunduğu alanın
durağını tam olarak bilmediğimiz için otobüste İngilizce bilen yolculardan
yardım istiyoruz ve ‘Millenium Tower’ (Milenyum Kulesi -Gardos)a gitmek
istediğimizi belirtiyoruz. Orta yaşlı bir bey onunla aynı durakta ineceğimizi
söyleyince yüzlerimiz iyice gülüyor. İndikten sonra onu takip etmeye devam
edeceğimizi söylüyor ve sonunda Milenyum Kulesi olan sokağın başına kadar bize eşlik
ediyor. Elimizdeki haritadan doğru yerde
olduğumuzu teyit ederek yokuş yukarı ilerliyoruz ve karşımıza çıkıyor
aradığımız kule http://www.kulanagardosu.com/sr/obilazak_kule
.
Girişi ücretli olan 36 metre
yüksekliğindeki bu kulenin manzarası tüm Zemun ve Belgrad’ı kapsıyor. Tuna
Nehri’nin kıyısına oldukça yakın olan bu yapı 1896 yılında inşa edilmiş.
Kulenin yanındaki terkedilmiş
kilise ve mezar alanını da gezdikten sonra Zemun’un merkezine doğru adımlamaya
başlıyoruz. Oldukçe geniş bir pazar alanını geçip kafe, restoran, kilise,
sinagog ve mağazaların olduğu caddelerde ağır adımlarla ilerliyoruz. Önceden de
dediğim gibi, zamanımız geniş olunca sokaklarda amaçsızca gezmek de keyifli
oluyor :)
Akşamüstü saatlerinde tekrar
Belgrad merkeze geçmek üzere geldiğimiz otobüse biniyoruz. Park, bahçe, sokak
yürüyüşlerinin ardından biraz hediyelik eşya almak, biraz da birşeyler
atıştırmak için tekrar Knez Mihailova’dayız. Bu seferki beslenme durağımız ‘Restoran
Kolarac’ http://www.tripadvisor.com.tr/Restaurant_Review-g294472-d2701351-Reviews-Restoran_Kolarac-Belgrade.html
. 2 adet fıçı bira, 1 adet kutu kola, 1 porsiyon patates kızartması ve 1 porsiyon ketçap (evet bu ülkede ketçaba da
para alıyorlar) için toplam 1.010,00-RSD (ürünler sırasıyla 370-RSD, 190-RSD,
280-RSD ve 170-RSD tutarında) ödüyoruz. Keyifle izlediğimiz Dünya Kupası maçı
da yanımıza kar kalıyor :) zira bütün mekanlar oldukça kalabalık ve güzel bir
yerde boş bir masa bulduğumuz için şanslıydık!
Üçüncü günümüzün sabahında Novi
Sad’daki dünyaca ünlü müzik festivali olan EXIT Fest’e gidip gitmeme arasında
kararsızız, çünkü tüm gün & gece festival olup sabaha karşı tren ile Novi
Sad’dan Belgrad’a döneceğiz ve ertesi gün öğleden önce uçağımız var memlekete
:) dönüş için.
Programdaki herhangi bir aksama
sıkıntı yaratabilir diye düşünürken hava durumuna bakıp rahatlıyoruz; akşam
saatlerinde Novi Sad ve çevresinde fırtına gözüküyor, bu gerçekle beraber biz
de Belgrad’daki hayatımıza geri dönüyoruz. İlk iş olarak eksik hediyeliklerimizi
tamamlamak için Kalemegdan’ın yemyeşil parkının içindeki seyyar satıcılara ve
Kale’nin kendi hediyelik eşya satış mağazasına gidiyoruz. Bu mağazada ve parkın
içindeki seyyar satıcılarda istediğiniz her tür ve fiyatta magnet, bardak,
bayrak, biblo, vb bulabiliyorsunuz.
Tren istasyonunun önündeki ufak
meydanımsı alanda bulunan seyyar bar, sıcak yaz gününde serinlemenize faydalı
olabilir... Seyyar barmen 50lik birayı 110-RSD’den sunuyor misafirlerine.
Öğleden sonra bizi bekleyen durak
dünyaca ünlü mucit fizikçi Nikola Tesla’nın müzesi (Pazartesi günleri kapalı
olan müze, Salı-Pazar arası haftanın 6 günü sabah 10:00 ile akşam 18:00
arasında ziyaretçilere açık). Vaktimiz bol, enerjimiz bol, keyfimiz bol; buraya
da yürüyerek ulaşıyoruz hafif çiseleyen yağmur eşliğinde. Girişteki bilet
gişesine yaklaştığımızda görevli bize bugünün ‘özel bir gün’ olduğunu ve bgün
müzeye yapılan ziyaretlerin ücretsiz olduğunu söylüyor. Daha sonra öğreniyoruz
ki bugün 10 Temmuz, yani Nikola Tesla’nın doğumgünü! Tesadüfün böylesi bizi
mutlu ediyor tabii :) Siz de ücretsiz bir ziyaret hedefliyorsanız 10 Temmuz’da
orada olun! Müzede her yarım saatte bir rehber eşliğinde anlatımlı ve görsel sunumlu
turlar düzenleniyor, ancak turlardan biri İngilizce ise bir sonraki Sırpça
olarak gerçekleştiriliyor. Eğer saat nedeniyle İngilizce turu kaçırırsanız
Sırpça turda en azından görsel sunumları takip edebilirsiniz. Görsel sunumlarda
Tesla’nın insanlığa ve Dünya literatürüne kazandırdığı buluşları ile teorileri interaktif
katılım ile ziyaretçilerin gözleri önüne seriliyor.
Son akşamımızdaki gece atıştırmalığım
da yoğurtlu dondurma ICE BOX http://www.tripadvisor.com.tr/Restaurant_Review-g294472-d6294133-Reviews-Icebox_Frozen_Yogurt_Ice_Cream-Belgrade.html
. Ama sunum tarzı çok hoşuma gitti; size boş plastik kap veriliyor, siz
çeşmeden istediğiniz kadar yoğurtlu dondurmayı kaba dolduruyorsunuz, ardından
bu dondurmanın üzerine jelibon, bonibon, çikolata sos, vb istediğiniz envai çeşit,
renk ve boydaki süslemeleri koyuyorsunuz, kabınız kasadaki tartıda tartılıyor
ve ağırlığınca ödeme yapıyorsunuz. Ardından da kabın dışına karton kutu
veriyorlar; eliniz üşümesin, elinizin ısısıyla dondurmanız erimesin gençler!
Aldığınız dondurmayı dükkanın
önündeki masalarda tüketebileceğiniz gibi, benim yaptığım şekilde sokakları
keşfederken de keyifle yiyebilirsiniz :)
Ertesi sabah erken kalkacak olmamıza rağmen geç saatlere
kadar sokaklardayız...
Belgrad’daki dördüncü
günümüze uyanıyoruz ancak bugünkü tek aktivitemiz, uçağımızın öğleden önce
olması nedeniyle, yolculuk yolculuk yolculuk...
Havaalanına giderken yine otobüs kullanıyoruz. Bir önceki gün, otobüs
durağının yerini ve hareket saatlerini öğrendik (Otobüslerin ilk hareket
duraklarında hareket saatleri detaylı olarak yazıyor). Otobüs yaklaşık 45-50
dakikada ulaşıyormuş Havaalanına; bu çerçevede sabah saat 9:00’daki otobüse
biniyoruz, bol bol da zamanımız kalıyor uçağı beklemek için.
Balkanlar’da gördüğümüz en büyük
şehrin havaalanı küçük mü küçük, çok fazla oyalanacak nokta yok bekleme
süresince.
Balkan Turumuz’a başlayalı 13 gün
oldu. Ruhumuz, bedenimiz, midelerimiz huzur buldu, mutlu oldu :) Attığımız her
adımda tarihimizi soluduk, kültürümüzü yaşadık. Kimi zaman çok yakındık, kimi
zamansa uçurumlar girdi aramıza bu topraklarla... Şaşırdık, şaşırttık;
önyargıların ne kadar yanlış olduğunu keşfettik sonunda da...
Söylenecek çok söz var bu
topraklar için.
Bir sonraki keşif noktamız kim bilir neresi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder